Anasayfa Hakkımızda Kadromuz Vekaletname Çalışma Alanlarımız İçtihatlar Sorular & Cevaplar Kariyer İletişim

Yol Tarifi

İçtihatlar

Terk Nedeniyle Boşanma Davası

 

Terk sebebiyle boşanma, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde düzenlenmiştir.

 

Madde 164

 

·    Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, EN AZ ALTI AY sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir.

·      Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

·     Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

 

Terk, mutlak boşanma sebeplerindendir ve bu sebeple hâkimin terk yüzünden ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelip gelmediğini araştırması gerekmez.

 

 Terkin geçerli bir boşanma nedeni sayılması için aranılan en önemli koşullardan biri terk eden eşin kusurunun varlığıdır. Örnek vermek gerekirse askerlik vazifesini yerine getirmek için ya da sağlık durumları neticesinde tedavi gerekçesiyle, yahut zorunlu iş seyahatleri için, bir süreliğine ortak konuttan uzak kalan eşin, bu davranışı dolayısıyla kusurlu sayılması ve ortak konutu terk ettiği suçlamasıyla itham edilmesi mümkün değildir. Ancak geçerli bir nedenle evden ayrılmakla birlikte, ayrılma sebebi ortadan kalktıktan sonra, ortak konuta dönmeyen eş de, terk etmiş sayılır.

 

Kanun maddesinde açıkça belirtildiği üzere ortak konuttan kovulan veya ortak konuta girmesi engellenen eş, terk edilen eş konumda” olup terk nedenine dayanarak boşanma hakkını haiz olan taraftır. Terke zorlayan ya da diğer eşin ortak konuta dönmesini haklı neden olmaksızın engelleyen eşin, açacağı terk nedeniyle boşanma davası, dava açma hakkını haiz olmadığı gerekçesiyle reddedilir.

 

 Eşlerden birinin ortak hayata son vermek amacıyla ve evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi halinde, terk edilen eş hemen boşanma davası açamaz. Boşanma davasının açılabilmesi için ayrı yaşamanın en az altı ay sürmüş ve devam etmekte olması şarttır.  Altı aylık süre içerisinde sırf süreyi kesmek için arada eve dönmüş olmak süreyi kesmez, ancak samimi eve dönüşler süreyi keser. 

 

Terk olayını izleyen dördüncü ayın sonunda, iki ay içerisinde eve dönmesi için hakim tarafından ihtar gönderilmiş ve terk eden eş bu ihtara rağmen eve dönmemiş olmalıdır.

 

 Terk, bir eşin ortak hayattan ayrılmasıdır. Bu sebeple ortak evde yaşamaya devam ederken dargın durmak, cinsel ilişkiden kaçınmak ve benzeri eylemler terk değildir.

 


İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

 

 

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2014/2-1487

K. 2016/1007

T. 2.11.2016

 

KARAR : Dava, karşılıklı  boşanma istemine ilişkindir.

 

Davacı – karşı davalı vekili davalının, üzerinde baskı kurduğunu, bu baskının ailesi tarafından da desteklendiğini, davalı ve ailesinin hakaret ve tehditlerine maruz kaldığını, üç kez kapı dışarı edildiğini, ailesi ile görüştürülmediğini, uyumak ve kahvaltı yapmak dışında davalının ailesinin evinde zaman geçirildiğini, davalının evliliğin başında çocuk istemediğini, sonradan çocuk olmaması sebebiyle kendisinin rencide edildiğini belirterek Türk Medeni Kanunu'nun 166/1.maddesinde yer alan evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı olarak boşanmak kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Davalı-karşı davacı vekili müvekkili aleyhine açılmış boşanma davasını kabul etmediklerini, kadının annesinin evliliğe müdahale ettiğini, kadının sürekli evi terk etmek istediğini söylediğini, sık sık telefonda konuştuğunu, hakaret ettiğini, yatak odası sırlarını başkasına anlattığını, sebepsiz evi terk ettiğini belirterek karşı dava ile boşanmak istediğini bildirmiştir.

 

Mahkemece ilk kararda, davacı-karşı davalı kadının davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına, tam kusurlu davalı-karşı davacı erkeğin davasının reddine, kadın yararına 5.000,00-TL manevi 15.000,00-TL maddi tazminata, 300,00-TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmiş; hükmün davalı-karşı davacı vekili tarafından “her iki dava” yönünden temyizi üzerine Özel Dairece “…davalı-davacı kocanın karşı boşanma davası da kabul edilmek suretiyle boşanmaya karar verilmesi gerekirken, reddi doğru olmamıştır” gerekçesi ile sair temyiz itirazları incelenmeksizin davalı-karşı davacının reddedilen boşanma davası yönünden karar bozulmuştur.

Yerel mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu verilen ikinci kararda her iki boşanma davasının kabulüyle davacı – karşı davalı kadın lehine 200,00-TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000,00-TL maddi, 5.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmiş, davalı – karşı davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

 

 

    T.C

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2016/11158

K. 2016/12326

T. 31.10.2016

 

DAVA : Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

 

KARAR : Davacı vekili dilekçesinde;davacının 2013 yılında kendisi ve müşterek çocuklar için açtığı nafaka davası devam ederken davalının davacı aleyhine boşanma davası açtığını, ancak sonrasında tarafların barıştıklarını ve yeniden biraraya geldiklerini, ancak biraraya geldikten 3-5 ay sonra davalının yeniden başka bir bayan ile ilişki yaşamaya başladığını ve davacıya şiddet uygulayıp davacı ve müşterek çocukları müşterek haneden kovduğunu, davacının müşterek çocuklar ile annesinin yanına sığındığını belirterek, davacı için aylık 400 TL tedbir; müşterek çocuklar için aylık 300'er TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı cevap dilekçesinde; davacının müşterek haneyi terk ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

 

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile;davacı için dava tarihinden itibaren aylık 250 TL tedbir nafakasının; müşterek çocuk… için dava tarihinden itibaren aylık 150 TL iştirak nafakasının; müşterek çocuk İlker için dava tarihinden itibaren aylık 100 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.

 

Ancak; taraflar halen evli olup, davacı eş ayrı yaşamda haklılık sebebiyle kendisi ve fiilen baktığı müşterek çocuklar için nafaka talebinde bulunmuş olduğuna göre; mahiyeti itibariyle talep edilen nafakalar davacı kadın ve müşterek çocuklar yönünden tedbir nafakası niteliğindedir. (TMK. md.197) Buna göre, mahkemece; davacı yönünden hükmedilen nafakanın tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi doğru ise de;müşterek çocuklar yönünden hükmedilen nafakaların iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

 

SONUÇ : Ne var ki, kanuna uygun olmayan bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, bu yöne dair temyiz itirazlarının kabulüyle hüküm fıkrasının 2. ve 3. bentlerinde yer alan “…iştirak nafakasının…" ifadelerinin çıkarılarak yerine "…tedbir nafakasının…" ifadelerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 31.10.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/4676

K. 2003/7547

T. 26.5.2003

 

• EVE DÖNÜŞ DAVETİ İHTARI ( Eve Dön İhtarında Davet Edilen Evin Adresi Kapı Numarasıyla Birlikte Açıkça Gösterilmediğinden İhtarın Bu Haliyle Geçerli Kabul Edilememesi )

 

• ADRESİN AÇIK OLMAMASI ( Eve Dön İhtarında Davet Edilen Evin Adresi Kapı Numarasıyla Birlikte Açıkça Gösterilmediğinden İhtarın Bu Haliyle Geçerli Kabul Edilememesi )

 

• KAPI NUMARASININ BELİRTİLMEMİŞ OLMASI ( Davet Edilen Evin Adresi Kapı Numarasıyla Birlikte Açıkça Gösterilmediğinden İhtarın Bu Haliyle Geçerli Kabul Edilememesi )

 

• ÇALIŞILAN ŞEHRE DAVET GEREĞİ ( Davacının Başka Bir Vilayette Çalıştığı ve Çalışılan Yere de Davet Edilmediğinden İhtarın Bu Haliyle Geçerli Kabul Edilememesi )

 

4721/m.164

743/m.132

 

ÖZET : Davet edilen evin adresi kapı numarasıyla birlikte açıkça gösterilmediği gibi, davacının davet ettiği evin bulunduğu yerde tarafların daha önce birlikte hiç oturmadığı, davacının başka bir vilayette çalıştığı ve çalışılan yere de davet edilmediğinden ihtar bu haliyle geçerli kabul edilemez.

 

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

 

KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

 

İhtap kararında davet edilen evin adresi kapı numarasıyla birlikte açıkça gösterilmediği gibi, davacının davet ettiği evin bulunduğu yerde tarafların daha önce birlikte hiç oturmadığı, davacının Denizli’de çalıştığı 10.2.2002 tarihli zabıta yazısından anlaşılmaktadır. Çalışılan yere de davet edilmediğinden ihtarın bu haliyle 27.3.1957 gün, 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun bulunmaması karşısında davanın reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulü doğru bulunmayarak bozmayı gerektirmiştir.

 

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.

 

 

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

 

E. 2003/219

K. 2003/2180

T. 20.2.2003

 

• EVE DÖNÜŞ İHTARI ( Eşin Evi Terketmesi - İhtarda Anahtar Yerinin Bildirilmemesi Ve Masraflar İçin Makul Para Yatılmaması/Geçersiz Sayılacağı Sebebiyle Davaya Dayanak Yapılamacağı )

• ANAHTAR YERİNİN BELİRTİLMEMESİ ( Evden Ayrılan Eşin Dönmesi İçin İhtar Yapılması - Geçersiz olması )

• GİDİŞ DÖNÜŞ VE KONAKLAMA MASRAFI ( Evden Ayrılan Eşin Dönmesi İçin İhtar Yapılması - Makul Bir Ücretin Yatırılmaması /İhtarı Geçersiz Kılacağı )

• YETERSİZ MASRAF HAVALESİ ( Evden Ayrılan Eşin Dönmesi İçin İhtar Yapılarak Makul Bir Ücretin Yatırılmaması - İhtar Geçersiz Olacağı İçin Davanın Reddinin Gerekliliği )

 

4721/m. 164

743/m. 132

 

ÖZET : Birliğe davet ihtarnamesinde evin anahtarının yerinin gösterilmemiş olması, ihtarnameyi geçersiz kılar. Ayrıca gönderilen para hem gidiş dönüş yol hem de konaklama masrafına rahatlıkla yetecek seviyede olmak zorundadır. Aksi takdirde ihtarname bu husustan da geçersiz hale gelir.

 

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

 

KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

 

Davalıya gönderilen ihtarda anahtarın yeri belirtilmediği gibi, davalı Horasan’dan Nazilli’ye davet edilmiş, 30.000.000 TL. yol gideri yatırılmıştır. Bu yol gideri de gidiş, dönüş makul süre konaklama giderlerini karşılayacak yeterlilikte değildir. İhtar bu yönüyle geçersiz olup, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

 

SONUÇ : Temyiz olunan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 20.02.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

 

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/2033

K. 2003/3193

T. 10.3.2003

• TERK SEBEPLİ BOŞANMA ( Kadına Davet İhtarı Tebliği - Kocanın İki Aylık Eve Dönme Süresi Dolmadan Boşanma Davası Açması/Reddi Gereği )

 

• İKİ AYLIK SÜRE ( Kocanın İki Aylık Eve Dönme Süresi Dolmadan Boşanma Davası Açması - Reddi Gereği )

 

• SÜRE DOLMADAN AÇILAN DAVA ( Kadının Evi Terki Üzerine Davet İhtarı Tebliğ Edilmesi - Davanın Reddi Gereği )

 

4721/m. 164

743/m. 132

 

ÖZET : İki aylık süre dolmadan açılan terk sebepli boşanma davası reddolunmalıdır.

 

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

 

KARAR : Mahkemece davalıya gönderilen ihtar kararı davalıya 2.4.2002 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 2.6.2002 tarihinde Türk Medeni Kanununun 164/2. maddesinde yazılı iki aylık süre dolmadan açılmıştır.

 

Davanın reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.

 

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 10.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/18362

K. 2006/253

T. 24.1.2006

 

• BOŞANMA ( Terk Sebebiyle - Evlenmeden 2-3 Ay Sonra Haklı Sebeple Evi Terk Eden Kadının Ortak Evi Terkte Haklı Oluşu Ona Hayat Boyu Eşinden Ayrı Yaşama Hakkı Bahşetmeyeceği )

 

• AYRI YAŞAMA HAKKI ( Evlenmeden 2-3 Ay Sonra Haklı Sebeple Evi Terk Eden Kadının Ortak Evi Terkte Haklı Oluşu Ona Hayat Boyu Eşinden Ayrı Yaşama Hakkı Bahşetmeyeceği - Terk Sebebiyle Boşanma )

 

• TERK SEBEBİYLE BOŞANMA ( Evlenmeden 2-3 Ay Sonra Haklı Sebeple Evi Terk Eden Kadının Ortak Evi Terkte Haklı Oluşu Ona Hayat Boyu Eşinden Ayrı Yaşama Hakkı Bahşetmeyeceği - Kadının İhtara Uymaması )

 

4721/m. 164

 

ÖZET : Davalı, evlenmelerinden 2-3 ay sonra haklı sebeple evi terk etmiştir. Davalının, ortak evi terkte haklı oluşu ona, hayat boyu eşinden ayrı yaşama hakkı bahşetmez.

 

Koca, mahkemeye başvurarak eşinin eve dönmesi için ihtar edilmesini istemiş, istek doğrultusunda verilen ihtar kararı davalıya tebliğ edilmiştir. Gerekli yol giderleri de karşılanmıştır. İhtar usule uygundur. Davalı, haklı bir sebeple davete uymadığını ispat edememiştir. Kocanın, ihtarının samimi bir arzunun ürünü olmadığı yönünde delil yoktur. Türk Medeni Kanununun 164. maddesi şartları gerçekleşmiştir

 

DAVA : Yukarıda tarihi, numarası, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; Dairenin ) 14.9.2005 gün ve 11269-12040 sayılı ilamiyle ) bozulmasına karar verilmişti. Sözü geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü:

 

KARAR : Toplanan delillerden, davalının, evlenmelerinden 2-3 ay sonra ( davacının beyanına göre 15.5.2002 tarihinde ) haklı sebeple evi terk ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim davalı kadın, 22.5.2002 tarihinde nafaka davası açmış,ayrı yaşamakta haklılığı kabul edilerek, lehine nafakaya hükmedilmiştir. Davalının, ortak evi terkte haklı oluşu ona, hayat boyu eşinden ayrı yaşama hakkı bahşetmez.

 

Koca, 9.6.2003 tarihinde mahkemeye başvurarak eşinin eve dönmesi için ihtar edilmesini istemiş, istek doğrultusunda verilen ihtar kararı davalıya 23.6.2003 tarihinde tebliğ edilmiştir. Gerekli yol giderleri de karşılanmıştır. İhtar usule uygundur. Davalı, haklı bir sebeple davete uymadığını ispat edememiştir. Kocanın, ihtarının samimi bir arzunun ürünü olmadığı yönünde delil yoktur. Davalının annesi tanık Ümmühan'ın ifade ettiği olay, ihtar süresi içinde değil, ilk ayrıldıkları döneme ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 164. maddesi şartları gerçekleşmiştir. Ne var ki ilk incelemede bu yön gözden kaçtığından hüküm bozulmuştur. Davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, bozma kararının kaldırılmasına hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

 

 

SONUÇ : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/I-4. maddesi gereğince davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairemizin 14.9.2005 tarihli 11269-12040 sayılı bozma kararının kaldırılmasına hükmün yukarıda gösterilen sebeple ONANMASINA,aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, 24.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.